Alman Düğünü

Vayy vayy demek bir Alman düğününe davetlisin sevgili okur. Sen şimdi bir de çeyrek koymuşsundur kenara:) İşe hemen o çeyreği bozdurmakla başla. Tabi „Bana ne kardeşim. Alman düğünü de olsa ben çeyreğimi takarım“ demiyorsan:)

Bu konuda çok da yazılı bilgi yok hatta daha önce bir Alman düğününe katılan Türk sayısı bile oldukça az (zaten Alman düğününe katılan Alman bile parmakla gösteriliyor:))

Bu yüzden bu konuyu uzun uzun yazacağım, koş bir kahve al hepsini okumadan önce…

Konunun hikayesi

Daha önce Almanca öğrenirken arkadaş edinmenin güzelliklerinden bahsetmiştim. Johannes de benim hem Almanca hocam, hem kardeşim hem de Almanya’yı sevmemin en temel öğelerinden birisi. Biz birbirimize başkan diyoruz çünkü benim adımı Almanca söylemek zor. İlk tanıştığımızda bana işi kolaylaştırmak için ‘başkan’ dedi. Ben de ‘başkan sensin’ diye yanıtlayınca aramızda ufak bir başkan klubü kurmuş olduk:)

Hikayeye dönersek, bizim başkanın düğün gününün gelmesini ben ondan çok bekliyordum vallaha. ‘Olum düğün ne zaman düğün’ diye diye başının etini yedim ve o gün geldi çattı.

Alman düğününe katılmış olmak

Düğün davetini beklemedim, hatta sanırım almadım da çünkü vallahi kendime düğün sahipliğini daha uygun gördüm. Düğün oturduğumuz yere iki saat uzaklıkta idi ve tabi çocuk da olduğundan kalmalıydık. Oteli önceden bizim başkan seçmiş ve bana göndermişti zaten.

Düğüne katılmadan önce başkana sürekli sordum. ‘Olum’ dedim ‘sizin düğünler nasıl oluyor?’ Bana sürekli ‘sen sadece gel’ dedi. Ben de diğer Türk arkadaşlara sordum, hiç Alman düğünü gören var mı acaba diye. Allah‘ım her sorduğum arkadaşım ‘vayyy Alman düğününe mi davetlisin’ dedi. Hatta benimle gurur duyanlar bile vardı. Kendimi değerli hissettim ama çeyrek takamazdım. Olmazdı. Ne mi taktım. Yazının devamında neler götürebileceğini anlatacağım zaten… az sabırlı ol:)

Alman düğününe ne götürülür

Benim, elini değdirdiği her şeyi güzelleştiren karım devreye girdi. Birkaç araştırma sonrası Almanların düğünlerde bizim gibi çeyrek takmadıklarını kesinleştirmiş olduk. Ya önceden liste yapıyorlardı ya da her gelen bir hediye getiriyordu.

Bizim ne götürdüğümüzü tabi ki söylemicem ama neler götürülebilir yazayım. Mesela bir çiçek ve içine bir hediye çeki koyabilirsin. Çok yakınsanız iki günlük bir Wellness Otel rezervasyonu güzel olabilir. Pasta yapıp bile götürmen kabul. Veya arkadaş gurubu iseniz ortaklaşa bir mutfak eşyasına girebilirsiniz. Ya da hafif Türk usulü bir kolye ve bir saat alabilirsin. Dediğim gibi çeyrek yok ama kullanılabilir hediyeler makbul.

Düğün akışı

Adamlar bizim gibi üç gün üç gece düğün yapmıyor ama o üç günü de bir güne sıkıştırıyorlar:) Bizim düğün 12:00‘de kilisede başladı. Dualar edildi, şarkılar söylendi. Saat 13:00‘te kilise kısmı bittiğinde önden dışarı çıkıp bahçede gelin ve damadı bekledik. Çıktılar alkışladık:) Sonra düğünün olacağı, tepelik bir alanda kalan ufak bir saraya geçtik. Gittiğimizde içecekler hazırdı. Herkes zaten birbirini tanıyordu çünkü gurup yaklaşık 100 kişi idi. Biz aileden bazı bireyleri tanıyorduk zaten. Tanıdıklarımız bizi tanımadıklarımızla tanıştırdı ve keyifli bir muhabbet yayıldı ortama. Ayrıca çocuklular için en üst katta, evden getirilen oyuncaklara bir alan bile düşünmüşlerdi. Bak burası önemli, palyaço çağırmamışlar bildiğin evden yeğenlerin, torunların oyuncaklarını getirmişler…Hatta bir ara gelin ve damadın anneleri, çocukları yukarıda oynatıyordu. Misafirler biraz rahat vakit geçirsinler diye… Sonrası gelin ve damada hazırlanan eğlenceli oyunlarla geçti.

Bir örnek vereyim,

Gelin ve damat etrafa saklanan balonları ayakları ile patlattılar. Ve her balondan bir görev çıktı. Mesela damada çıkan bir görev, geline 3 ay içinde bir atkı örmek oldu ve bunu takip etmek için de bir görevli belirlendi. Bunun gibi oyunları oynadık. Vallaha düşünüyorum da bizim gelinlere koş desen altınları dökülür, yoksa incileri miydi:)

Takı merasimi

Ahaaa demek buraya kadar okudun:) O zaman devam ediyorum. Saraya geçtiğimizde kenara konulmuş geniş bir masa vardı. Herkes o masaya elindeki hediye paketlerini koydu. Biz de götürdüğümüz paketi masaya koyduk ve önceden hazırlanmış olan hatıra defterine ufak bir yazı yazdık. Kenarda duran fotoğraf makinesinden çektiğimiz fotoğrafın çıktısını da deftere yapıştırıp güzel bir anı bıraktık. Dikkatimi çeken bir husus da, o masaya kimsenin göz atmaması oldu. Kimse koruma gereği duymadı. Ben hatırlıyorum da bizde takıların sayılması, saklanması hep bir olay olur. Vallahi kimse oralı bile olmadı.

Alman düğünü ve Kaffee Kuchen

Tabi bunlar olurken, yemek öncesi ağırlığı alması amacıyla kekler ve kahveler servis edildi. Herkes bahçede sohbet ediyor, çocuğu olanlar çocuklarından bahsediyordu. Mesela biz sarayın etrafındaki yeşillik alanda ailece bir tura çıktık. O gün hem orada olmanın anısını paylaştık hem de dilediğimiz gibi vakit geçirebildik özetle.

Yemekler ve akşam

Saat kaç gibiydi hatırlamıyorum ama artık herkesin karnı acıkmaya başladığında içeri geçtik. Masalar hazır ve kim nereye oturacak önceden belirlenmiş. Çocuklu masalarda çocuklara özel sandalye ve ufak oyuncak hediyeler konulmuş. Yani artık yemek vakti. Derken damadın annesi ve babası söz aldılar ve geceye dair bize bir kez daha hoş geldiniz dediler. Damadın bebekliğinden başlayarak bugüne uzanan, kısa ama çok etkileyici bir konuşma hazırlamışlar. Vallaha bir ara eşimle birbirimize baktık ve duygulandık. Yok ağlamadık ama gözümüze toz kaçtı:) Örneğin damadın ilk takım elbisesi veya doğduğu gün aldıkları bir şişe şarabı ve bunun gibi hediyelerden oluşan maddiyattan uzak ama maneviyattan zirve bir paket verdiler. Sonrasında büfe açıldı ve yemekler yendi.

Yemekten sonrası dans

Eeee düğünde dans olmazsa olmaz ama ondan önce anlatacaklarım var. Damadın ve gelinin arkadaşları bir de dergi basmışlar. JGA denen bekarlığa veda partisi (bunu ayrıca yazacağım) veya gelinin, gelinlik seçerkenki hallerinin fotoğrafları ve ufak espriler içeren bir dergiyi, ufak bir ücret (kim ne verirse) karşılığında alıp gelin ve damadın balayına katkıda bulunduk. Tüm bunlar olurken masalarda sohbet muhabbet ve tabi artık ilk dans. Bu dans ve oyun olayı artık klasik sanki. Yani onlar da neredeyse göbek attılar diyebilirim.

Kapanış

Sevgili okur kardeşim, beni affet çocuklu bir aile olarak en kapanışı beklemedik ama biz çıkarken artık herkes terlemiş, oyunlar ve danslar hızlanmıştı. Çıkarken son sürpriz olarak çıkış kapısına konulan bir mediabox ile orada bulunan çeşitli ve eğlenceli kıyafetleri üzerimize geçirip gelin ve damatla fotoğraflar çekindik. Böylece çıkarken bile güle güle çıktık salondan. Örnekler koyuyorum aşağıda. Ben bir kovboy şapkası eşim mandalinle süper bir ikili olduk:)

Özetle Alman düğünü

Özetle Alman düğünü, hayatımın en keyifli maceralarından biriydi. Anısı kaldı ve ara sıra hatırladığımızda bizi neşelendiren bir gün geçirmiş olduk.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*