Sevgili okur, az bilinen rotalardan birini daha keşfetmeye hazır mısın? Mosel Nehri’nin kıyısında ve tarihi milattan önce 3000 evet yazım hatası yapmadım milattan önce 3000‘e dayanan Avrupa’ın en eski şehirlerinden birine, Metz kentine gidiyoruz.
Metz şehri, bugün Fransa sınırları içinde ancak Lüksemburg ve Almanya’ya da oldukça yakın bir eski Kelt şehri. Şehre girince gerçekten tarih kokan bir yerde olduğunu hissedeceksin.
Metz‘de nereleri görmelisin
Kathedrale Saint-Etienne tarihi 1550 yıllarına kadar dayanan bu yapıyı kesin görmen gerek ve zaten şehre girer girmez karşına çıkacak.
Bahnhof Metz-Ville de tarihi dokusu ile Haydarpaşa Garı’na çok benziyor. Kentin tam içinde olmasa da oraya yürürken geçeceğin evlerin büyük kapıları önünde güzel fotoğrafların olabilir. Gar binası 1905’te yapılmış ve 2007 yılında UNESCO listesine girmiş.
Deutsches Tor (Alman kapısı) yine 1000 yıllık tarihi ile ziyaretçilerine göz kırparak ‘ben buradayım’ diyor.
Temple Neuf da şehir merkezinde ve aynı zamanda Mosel kıyısında kalan güzel bir kilise. Biz gittiğimizde içine girememiştik ancak bahçesinde dahi keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Place Saint-Louis alanını dinlenme lokasyonu olarak kullanmanı ve bu yavaş kentin keyfine bir fincan kahve ile ortak olmanı tavsiye ederim.
Metz’de ne yemelisin
Genel olarak Fransız mutfağı hakim tabi ki. Eğer Ağustos ayında gittiysen Mirabelle denen sarı eriklerini tadabilirsin. Hatta Ağustos ayı içinde bir de Mirabellen Fest dedikleri erik festivalleri var.
Makaron tüm Fransız şehirlerinde olduğu gibi burada da tadılması gereken bir kurabiye.
Metz’e gitmişken
Bana kalırsa Metz öyle tak başına 3 gün gezilecek bir yer değil. Ancak Metz’i gezeceğin günleri Trier ve Lüksemburg ile birleştirmek sana unutamayacağın bir gezi yaşatabilir.
Az bilinen rotalar ilgini çekerse, bu linke tıklaman yeterli…
1 Trackback / Pingback