Atina Gezilecek Yerler

Akropolis

Atina tarihi

Atina tarihi çok eski zamanlara dayanan bir kent. Milattan Önce 1000 yıllarına kadar uzanan şehirleşme bulgularına sahip. İsminin tanrıça Atina ile ilgili olduğu çok muhtemel ancak şehir mi tanrıça Atina’dan yoksa tanrıça mı bu şehirden ismini almış net değil. HEr ne olursa olsun, Atina gezilecek yerler bakımından zengin ve çok farklı havası olan bir şehir.

Sokakları, tarihi eserleri, müzikleri ve yemekleri harika hatta biraz da bizden bir parça. Ben Atina’yı çok sevdim. Gezdiklerimi ve gördüklerimi paylaşmaya karar verdim, keyifle okumanı dilerim….

Atina gezilecek yerler listesi

  • Akropolis
  • Athena-Nike Tapınağı
  • Partenon
  • Erehteyon
  • Herodes Atticus Odenu
  • Roma Agorası
  • Antik Yunan Agorası
  • Rüzgar Kulesi
  • Archegetis Kapısı
  • Sokrates’in Zindanı
  • Panathinaiko Stadyumu
  • Hadrianus Kütüphanesi
  • Lycabettus Tepesi
  • Areopagus Tepesi
  • Filopappou Tepesi
  • Monastiraki Meydanı
  • Anafiotika Mahallesi
  • Ulusal Park
  • Atina Sahili

Akropolis

Akropolis aslında yukarıda bulunan kent anlamına geliyor. Yani bu bilgiden yola çıkarak, dünya üzerinde birçok akropolis olduğunu söyleyebiliriz. Mesela Bergama Antik Kenti de bir akropolis ancak akropolislerin en bilinen Atina’da bulunduğu için akropolis denilince ilk akla gelen yer burası.

Akropolis gerçekten de etkileyici bir yer. Herşeyden önce buraya, Monastiraki meydanı üzerinden yürüyerek çıkmanı tavsiye ederim. Böylece yol üstünde bulunan, Rüzgar Kulesi, Hadrianus Kütüphanesi veya Yunan Agorası gibi diğer yerlere de uğrama imkanın olacaktır. Eğer mümkünse öğlen vakitlerinde buraya ulaşacak şekilde plan yapmanı tavsiye ederim çünkü Akropolis gezisinden sonra hemen yanı başındaki Areopagus Tepesi, güneşi batırmak için mükemmel bir lokasyon.

Akropolis aynı zamanda Athena-Nike Tapınağı ve Partenon gibi diğer tarihi eserlere de ev sahipliği yapıyor.

Akropolis ve ben

Athena-Nike Tapınağı

Günümüze kadar gayet güzel korunarak gelen bu tapınak ilk yapılışından sonra Persler tarafından tahrip edilmiş ve Partenon mimarlarından Kallikrates tarafından milattan önce 448 yılında yenilenmiş.

Tapınağın güzel görünüşünün yanı sıra, birçok tarihi olayı da konu alan kabartmaları sebebiyle, kültürel açıdan çok değerli. Kabartmalarda Yunanlılar ve Barbarlar arasındaki savaşları, Nike (zafer tanrıçası) gibi figürleri görmek mümkün.

Athena-Nike Tapınağı

Partenon

Dünyanın en büyük tarihi abidelerinden birisi olarak kabul edilen Partenon isminin tanrıça Athena’nın sıfatı olan Parthenos (‘bakire’) kelimesinden geldiği sanılıyor. Dor (Dorlar, Hint-Avrupa asıllı göçmen kabileler.) üslubunda yapılmış olan bu tapınak, tanrıça Athena Parthenos’un altından yapılmış olan heykelini de korumaktaymış. Fakat bu heykelin şu an nerede olduğu bilinmiyor.

Bu tapınak milattan önce 432 yılında tamamlanmış ve 6. yüzyıldan itibaren kilise olarak kullanılmış. Osmanlı Devletinin hüküm sürdüğü yıllar sırasında cami olarak da kullanılan bu yapı birçok savaş görmüş fakat en son Venedik askerleri tarafından 1687 yılında bombardımana tutularak tarihindeki en büyük zararı görmüş.

Partenon

Erehteyon

Akropolis içinde bulunan bu yapıyı daha önce internette gördüğümde çok etkilenmiştim. Gayet iyi korunmuş bu tapınak da diğer yapılar gibi oldukça eski. Milattan önce 406 yılında tamamlanmış ve tanrıça Athena ile tanrı Poseidon’a adanmış.

Bu yapı daha sonra bir kilise ve hatta Osmanlı zamanında da bir komutanın ikametgahı olarak kullanılmış. Dolayısıyla Akropolis, aslında uzun yıllar boyunda yerleşke olarak hizmet vermiş.


Erehteyon

Erehteyon içinde beni en çok etkileyen kısım ise Karyatid kısmı oldu. Karyatid aslında, kadın figürü ile şekillendirilmiş ve bina taşıyan sütun anlamına geliyor. Karyatidlerin en çok bilinen örneği ise Erehteyon’da bulunuyor.

Karyatid

Herodes Atticus Odeonu

Akropolis sınırlarında bulunan bu yapı milattan sonra 161 yılında inşa edilmiş bir tiyatro. Günümüzde de kullanılan bu tiyatroda, Goran Bregovic, Steve Harley, Dead Can Dance gibi birçok dünyaca ünlü müzisyen konser vermiş.

Herodes Atticus Odeonu

Roma Agorası

Agora kelime anlamı olarak, antik Yunan kentlerinde, politik, dini, ticari faaliyetin gerçekleştiği, halka ait geniş açık alanlara verilen bir isim. Roma Agorası da bu sebeple, birçok tarihi eseri görebileceğin bir alan. Rüzgar Kulesi ve Fethiye Cami de bu alan içinde yer alıyor.

Roma Agorası kesinlikle gezilmesi gereken bir yer. Ben burayı yarım gün vererek kısa tuttuğumu düşünüyorum. Dolayısıyla yine gelmek için mazeretim hazır:)

Antik Yunan Agorası

Aina’da bulunan ikinci agora da Antik Yunan Agorası. Roma Agorası ile karıştırmamak gerekse de iki agora da birbirine çok yakın konumlanmış. Roma Agorası, Rüzgar Kulesi ile ünlü iken Antik Yunan Agorası da çok iyi bir şekilde korunmuş olan Hephaistos Tapınağı ile ünlüdür. Hephaistos, ateş ve el işçiliği tanrısı olarak tanrısı olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda da Yunan Mitolojisinde Zeus ve Hera’nın oğlu.

Hephaistos Tapınağı, milattan önce 415 yılında tamamlanmış ve 34 kolonunun hepsi de hiçbir büyük hasar almadan günümüze kadar ulaşmış.

Hephaistos Tapınağı (Areopagus Tepesi Manzarası)

Bu tapınakta aynı zamanda ünlü Atina kahramanı Theseus’un da mezarının bulunduğu düşünülüyor. Bu sebeple, kayıtlarda Theseus veya Theion şeklinde de geçebiliyor.

Antik Agora’da bulunan bir diğer önemli eser de Attalos Stoası. Stoa, Eski Yunan’da genellikle bir agorada bulunan galeri veya ticaret merkezleri olarak tanımlanıyor. Attalos Stoası da, milattan önce Kral II. Attalos adına yapılmış ve bugün de müze olarak görev görüyor. Yaklaşık 116 metrelik uzunluğu ve 20 metrelik genişliği ile, Akropolis’ten dahi çıplak gözle rahat bir şeklide görülebiliyor.

Attalos Stoası

Antik Agora’da bulunan bir diğer yapı isa 11. Yüzyıldan kalma Kutsal Havariler Kilisesi. Bu kilise de g-nümüze kadar hasarsız ulaşmış yapılardan ve Attalos Stoası’nın hemen arkasında yer alıyor. Ayrıca bu kilise, Hepheustus Tapınağı ile birlikte kuruluşundan bu yana orjinalliğini koruyan agoradaki ikinci yapı olması sebebiyle de özel bir yere sahip.

Rüzgar Kulesi

Sekizgen formda mermerden yapılan bu kule, tarihin ilk meteoroloji merkezi olarak kabul ediliyor. Güneş saati, su saati ve rüzgar gülünü içeren bu kule yardımıyla, eskiden yakın zamanda gerçekleşecek hava olaylarını tahmin ediyorlarmış. Suyun akış sesinden yorum yapmaya çok erken başlamışlar.

Rüzgar Kulesi

Archegetis Kapısı

Roma Agorası içinde yer alan ve dört sütun üstüne bir kaide şeklinde hala ayakta duran bu kapı, milattan önce 11 yılında, Jül Sezar ve Augustus tarafından inşa ettirilmiş.

Sütunların üstünde bulunan kaidede ise, aşağıdaki gibi bir yazı bulunmaktadir.

Gaius Julius Caesar the God tarafından sunulan bağışlardan Atina halkı ve Tanrı’nın Oğlu Başrahip Maraton’dan Eukles askerleri adına Athena Archegetis’e, onu babası Herod adına küratörlüğünü yapan ve aynı zamanda bir elçi olan Athmonon halkından, Sarapion oğlu archon (eski atina’da yüksek mahkeme yargıcı) Nicias’a.

Archegetis Kapısı

Sokrates’in Zindanı

Akropolis’in hemen yanı başında bulunan Filopappou Tepesi’ne çıkarken yol üstünde bulabilirsin. İlk bakışta bir kayanın oyuğu gibi görünse de yaklaşık olarak milattan önce 450 yılında inşa edilmiş bir bir hapishane. Ölçüleri 40 x 17 metre olan bu hapishane, planına bakıldığında içeride birçok odadan ve gözden oluşuyor.

Muhtemelen bir şehir hapishanesi olduğu düşünülen bu zindanda Sokrates’in de zaman geçirdiği düşünüldüğü için, ‘The Prison of Socrates‘ olarak isimlendirilmiş.

Sokrates’in Zindanı

Panathinaiko Stadyumu

Buraya stadyum yerine, dünyanın en büyük mermer yığını dersem yanlış olmaz. Tam olarak 33.100 metrekarelik alan üzerine kurulu 85.000 ton ağırlığında mermer barındıran bu stadyum, 60.000 den fazla insan kapasitesine sahip. Milattan önce 566 yılında ilk yapımı tamamlanmış ve yine milattan önce 329 yılında mermer ile yenilenmiş. Aynı zamanda 1895 yılındaki yenilenmesi sonrasında ilk modern olimpiyat oyunları olan 1896 Olimpiyatlarında kullanılmış.

Bu stadyumu gezdiğim gün aynı zamanda ulusal parkı planlayabilirsin. Hatta buradan bir metro ile sahile geçmek de çok pratik oluyor.

Panathinaiko Stadyumu

Hadrianus Kütüphanesi

Milattan sonra 132 yılında Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yapılan bu kütüphane, Monastiraki Meydanından Akropolis’e çıkarken hemen yol üstünde bulunuyor. Ayrıca içindeki okuma odaları ve konferans köşeleri ile sanki modern bir kütüphane havasını taşıyor. Papirüs rulolarının saklandığı alanın doğusunda kaldığı biliniyor.

İmparator Hadrianus aslında çok enteresan bir Roma İmparatoru. ve beş iyi imparator diye bilinen gurubun üçüncüsü olarak biliniyor. Atina’ya sadece iki kez gelmiş ancak Atina’da birçok eser yaptırmış. Aslında en entelektüel imparatorlardan birisi olduğunu da söyleyebiliriz. İngiltere’den Asya’ya kadar birçok bölgede Hadrian kapısı takı veya duvarı bulmak mümkün. Hatta bir bilgi olarak burada kalsın, Türkiye’de bulunan Edirne şehri de ismini Hadrianus’tan alıyor.

Hadrianus Kütüphanesi

Lycabettus Tepesi

Lycabettus Tepesi, yaklaşık 300 metre yüksekliği Atina’nın en yüksek tepesi olma özelliğine sahip. Harika bir Atina manzarasına ev sahipliği yapıyor. Bence dezavantajı, Akropolis’e biraz uzak kalması ancak Akropolis arkasından denizi de görebileceğin ender konumlardan birisi.

Mitolojide çok özel bir yere sahip olan bu tepe inanışa göre tanrıça Athena’nın, Akropolis’i yaratırken Pallene yarımadasından aldığı büyük bir kayayı, bir kargadan aldığı kötü haber üzerine buraya düşürmesi ile ortaya çıkmış. Mitolojideki önemini aynı zamanda tepedeki Zeus adına yapılan tapınaktan da anlayabiliriz.

Tepede aynı zamanda St. George Kilisesi ve çan kulesi ile beraber bir de manzaralı çay bahçesi bulunuyor.

Buraya çıkmak için teleferik kullanmanı öneririm ama yok ben sporcuyum dersen yürüyerek de çıkmak mümkün.

Areopagus Tepesi

Atina gezilecek yerler bakımından gerçekten çok zengin bir kent. Bu zenginliği daha izi görebilmek için, tepelere çıkman gerekir. Ben bunlardan bazılarını sana yazıyorum:) Areopagus tepesi de Akropolis’in hemen dibinde bulunan bir kaya parçası. Yüksek konumu sayesinde, sırtını Akropolis’e vererek bütün Atina manzarasının tadını çıkarabilirsin. Eskiden mahkeme olarak da kullanılan bu kayalık, bugün güneş batışını en güzel izleyebileceğin manzaralardan birine sahip.

Filopappou Tepesi

Filopappou Tepesi, sadece bir tepe değil aynı zamanda çıkış yolunda da birçok esere ev sahipliği yapan bir açık hava müzesi. Örneğin Sokrates’in Zindanı, Filopappos Anıtı gibi eserleri de bu tepeye çıkarken gezebilirsin. Ayrıca bence en güzel Akropolis manzarasını bu tepeden görmen mümkün.

Filopappos Anıtı

Monastiraki Meydanı

Eğer Atina’da konaklayacaksan mutlaka Monastiraki tarafında konaklamanı tavsıye ederim. Bütün tarihi alanlara rahatlıkla ulaşabileceğin bir konuma sahip. Ayrıca metrodan tek bir trenle havalimanın da ulaşım çok kolay.

Tüm bunların yanı sıra, Monastiraki Meydanı da çok güzel bir alan. Bizim Sultanahmet Meydanı ile benzetebilirim. Meydanın en hakim yapısı bence Çisdirakis (Cizderiye) Camisi. Bu cami hemen arkasında bulunan Fethiye Camisi’nden farklı olarak kiliseden bozulma değil. Dönemin Atina Valisi Moustapha Agha Tzistarakis,tarafından 1759 yılında inşa ettirilmiş. Zaman içinde hapishane, depo gibi farklı sebeplerle kullanılmış ve şu an müze olarak kullanılıyor. Bu meydana açılan bit pazarı da tavsiye ettiğim bir alan. Uygun fiyata hediyelik eşyalar bulabilirsin.

Bit pazarının hemen bir üst sokağı olan Adrianou Sokağını da yemek yemek için tavsiye ederim. Birbirinden lezzetli lokal yemekleri bulabileceğin tavernaları sıra sıra bulabilirsin.

Monastiraki Meydanı

Anafiotika Mahallesi

Akropolis’e yürüme olarak kesinlikle ve kesinlikle Anafiotika Mahallesi üzerinden yürümelisin. Anafi Adası’ndan gelenlerin kurduğu bu mahalle, beyaz badanalı evleri ve bembeyaz sokakları ve mavi pencereli ufak evleri ile seni bir Yunan adasına götürecek. Bu mahallede yürüken insan her köşede fotoğraf çektirmek istiyor. Üstelik yukarı çıktıkça da, harika bir Atina manzarası karşına çıkacak.

Ulusal Park

İçinde birçok heykel barındıran Ulusal Park, Monastiraki üzerinden Panathinaiko Stadyumu’na giderken tam ortada kalıyor. Bu sebeple bu parkın içinden yürüyerek geçmeni tavsiye ederim. Zappeion, Olympieion ve Hadrian Kapısı görmen gereken eserlerden birkaçı. Bunlardan Zappeion, Olimpiyatlar sırasında da kullanılmış olan bir sergi ve konferans salonu. Olympieion ise Zeus Tapınağı ve milattan sonra 2. yüzyılda tamamlanmış. Hadrian Kapısı ise İmparator Hadrianus tarafından yaptırılan eserlerden bir tanesi.

Hadrianus Kapısı

Atina Sahili

Buraya kadar gelmişken deniz havası almazsam olmazdı. Çok güzel bir kumsalı olduğunu söyleyebilirim. İzmir-Kordon havası var açıkçası. Ayrıca sahildeki restoranlar da çok lezzetli. Ben hemen Zappeio durağından bir metro ile yaklaşık yarım saat sonra Edem durağında inerek, kolay bir şekilde sahile ulaştım.

Atina gezilecek yerler listemin böylece sonuna geldik. Umarım keyif aldığın ve bir gün Atina’ya gidersen işine yarayacak bir yazı olmuştur. Diğer gezi lokasyonlarım için, bu linke tıklaman yeterli.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*