Viyana, Avusturya’nın Slovakya sınırına yakın başkenti. Her köşesinde tarihi veya mimari bir eser bulunan bu başkent, insanı derin bir tarihi yolculuğa çıkarıyor. Sanat, edebiyat özellikle de opera dünyasının kalbinin attığı Viyana, gezilecek yerler bakımından da oldukça zengin bir yelpazeye sahip.
Sokaklarında her an kaliteli bir müzik duyabilirsiniz. Hatta tanınmış bir sima her an omzunuza dokunup geçebilir. Ben buraya bir kez daha uzun uzadıya geleceğim mutlaka.
Biz Viyana gezimizi biraz aceleye getirdik. Bratislava’da kalırken arabayla bir öğleden sonrası uğranacak bir şehir olduğunu zaten biliyorduk ama uğramadan da dönmek istemedik. Bu arada Viyana’ya gezmeye gelen herkese, Bratislava’da kalmalarını öneririm. Hem bir başka kent daha görme şansı hem de fiyat farkı:)
Viyana gezilecek yerler
Viyana çok büyük bir kent ve bazı lokasyonlar arasında mesafe farkı var. Örneğin hem Freud Müzesine hem de Belvedere Sarayına gitmek yürüme mesafe ile uzun zaman alıyor. Bu sebeple biz de zaman kaybetmemek için arabamızı merkeze Stephansdom park yerine park ediyoruz.
Stephansdom’un hemen önündeki at arabası turları gözümüze çarpıyor ve bizim gibi kısa vakti olanlar için ilaç gibi bir çözüm oluyor. Seyis de bize tarihi bir anlatımla kenti gezdirince, doğru bir seçim olduğunu düşünüyoruz.
Dilersen 5 saatte gezebildiğimiz yerleri tanıtayım.
Stephansdom
Uzunluğu 107 metre ve genişliği 34 metre olan bu katedral, Avusturya’nın önemli gotik yapılarından biri. Dört kulesinden en uzunu 136,4 metre ve 1365 yılında kilise olarak yapılmış. 1469 yılında katedral olarak sınıf atlamış.
Ayaklar altına alınan Osmanlı askerinin bulunduğu heykel, ikinci Viyana Kuşatması sonrası, galibiyetlerini ölümsüzleştirmek ve halka cesaret vermek amacıyla bu katedrale dikilmiş ve bu heykeli katedralin caddeye bakan köşesinde görmek mümkün.
Katedralin Osmanlı ile imtihanı bu kadar değil. Yine ikinci kuşatma sonrası Osmanlı askerinin arkasında bıraktığı metal eşyalar ve silahlar eritilerek yapılan Pummerin Çanı bu katedralde bulunuyor. Yaklaşık 300 farklı eşyadan yapılan bu çan 316 santimetre çağında ve 22,5 ton ağırlığında. Çan ikinci dünya savaşı sırasında yere düşerek hasar görmüş. Sonrasında çan 1957 yılında yeniden onarılır ve üzerine yeniçeri başları ve II. Viyana Kuşatmasını anlatan bir tablo yapılmış.
Belvedere Sarayı
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu için birçok esere imza atan mimar Johann Lucas von Hildebrandt tarafından yapılan bu saray Habsburglu Prens Eugen için yapılmış. İki kısımdan oluşan barok saray 1719 yılında tamamlanmış. Hatta 2 Ekim 1919 yılında Türk büyükelçimiz İbrahim Paşa, burada kabul edilmiş.
Avusturya’nın ikinci dünya savaşı sonrasında özgürlüğüne kavuştuğu anlaşma da 15 Mayıs 1955’te burada imzalanmış.
Bu saray, bahçesinde uzun uzun vakit geçirilebilecek büyük bir alana kurulu aynı zamanda.
Karl Kilisesi
Belvedere Sarayına giderken, yol üzeri uğranabilecek bir konumda bulunan Karl Kilisesi, 1713 yılında İmparator VI. Karl tarafından başlatılmış ve 1737 yılında tamamlanmış.
Binanın en göze çarpan özelliği sütunları. Mimar Johann Bernhard Fischer von Erlach, kiliseyi yaparken değişik yapılardan örnek almış. Kilisenin sütunları ise, Trajan Sütunlarından örnek alınmış. Kilisenin girişi de tipik Roma barok sitilinde.
Hofburg İmparatorluk Sarayı
Günümüzde Avusturya Devlet Başkanının resmi ofisi olarak hizmet eden saray ve bu alan 1279 yılından itibaren Avusturya’nın yönetimine ikametgâhlık etmiş.
Sarayın içinde İspanyol Seyis Okulu, Kahramanlar Meydanı, Augustinian Kilisesi gibi değişik zamanlarda yapılmış bölümler bulunuyor. Saray 13. yüzyıl ve 20. yüzyıl arasında devamlı olarak eklemelere tabi tutulmuş.
Adolf Hitler, 15 Mart 1938 tarihinde bu sarayın balkonundan Avusturya’nın Almanya’ya ilhakının ilan etmiş.
Saray içinde İmparatorluk tacı gibi önemli birçok eser bulunuyor. Toplam olarak da 4,5 milyon üzerinde eser olduğu biliniyor.
Die Ankeruhr
Bu saati ilk olarak fayton turumuzda seyis gösterdi. ‘Die Ankeruhr’ bir köprü saat. İçinde Marcus Aurelius gibi krallar, belediye başkanları gibi önemli figürler var ve bu figürler her 1 saat içinde, saat başı hareket ediyor ve saatin melodisi her seferinde değişiyor.
Heldendenkmal der Roten Armee – Kızıl Ordu Kahramanlık Anıtı
Bu kahramanlık anıtı, 1945 yılında Almanya ve Rus Kızıl Ordusu arasında geçen çarpışmada (Schlacht um Wien) ölen 17.000 Sovyet askeri anısına dikilmiş.
Anıtın arkasında ‘Avusturya’nın özgürlüğü için faşizm ile savaşan Sovyet askerleri için…’ şeklinde bir yazı bulunuyor.
Ayrıca son olarak 2017 yılında olmak üzere, farklı sebeplerle anıta birçok saldırı düzenlenmiş.
Viyana Devlet Operası
Viyana Devlet Operası 1709 oturarak ve 567 ayakta insan kapasitesi ile Ringstrasse’nin ilk büyük binası olma özelliğine sahip. Açılış yılı 1869. Ünlü Gustav Mahler de buranın sanat direktörlüğünü yapmış.
Yahudi Müzesi
Viyana’da kısıtlı vaktimizde bir de müze gezme imkanımız oldu. Yağmurlu geçen yarım saatimizi de Yahudi Müzesinde geçirdik. Buradan alacağınız bilet aynı zamanda Sinagog ‘ta da geçerli.
Açık konuşmam gerekirse, daha kapsamlı Yahudi müzelerini gezmişliğim oldu. Benim tercihim hala Prag’dakinden yana. Ancak yine de burada dikkat çekici koleksiyonlar olduğunu söyleyebilirim.
Kentin önemli Yahudi simgelerinin hayatları özerine detaylı bilgilere ulaşabilirsin.
Yazımın başında da belirttiğim gibi, Viyana gezilecek yerler bakımından çok geniş bir yelpazeye sahip. Biz 5 saat içine bu kadarını sığdırabildik. Bu kente bir kez daha gelmek istediğimiz kesin ve gelirsek bu sefer en az 3 gün ayırmamız gerektiğini biliyoruz.
Viyana’ya gelmişken, Bratislava’yı da görmeni tavsiye ederim. Bratislava yazımı bu linkten okuyabilirsin.
Be the first to comment