Almanya’da Komşuluk

Almanya'da Komşuluk

Komşuluk kavramı

Komşuların aileden sayıldığı yılları çoktan geride bıraktık. Belki de ben ve yaşıtlarım, komşu teyzede yemek yiyen son insanlar olarak çoktan tarihe geçtik. Komşuluk kavramının giderek değer kaybettiği ve hatta bazı yerlerde yok olmaya yüz tuttuğu aşikar. Dilersen bugün hem o eski komşuları analım hem de nasıl olabilirdi konusuna değinelim. Tabiki biraz da, Almanya’da komşuluk kavramının nasıl yaşandığından bahsedeceğim.

Baştan söyleyeyim, çok yaşlı değilim. Ancak komşuların birbirlerine yemek yaptığı, kapıların sürekli açık olduğu ve hatta bazen birbirlerinin misafirlerini bile ağırladığı günleri hatırlıyorum. Üstelik bu kavramın eski tarihlerde daha da yoğun yaşandığını biliyoruz.

Komşu sözcüğünün tarihi, Uygurcaya kadar dayanan ve ‘karşılıklı oturan insanlar’ anlamındaki ‘konşı’ kelimesine dayanıyor. Bu kadar eski olan bu kavram bugün can çekişiyor ve belki de zamanın koşullarına dayanarak olması gereken de bu.

Almanya’da komşuluk kavramı

Açıkçası bundan yaklaşık sekiz yıl önce, Almanya’ya bu anlamda önyargılı gelmiştim. Tabi biraz da ezik geldiğimi söleyebilirim:) Gelmeden önce duyduğum ‘Almanlar hiç uyarmaz, hemen polisi çağırır.’ uyarısından da yola çıkarak, ilk oturduğum binadaki alt komşunun kapısını tıkladığım günü hala hatırlıyorum. Kadına, eğer bir ses duyarsa polisi çağırmadan önce beni uyarabileceğini söylemiştim. Sonra ne mi oldu? Kadın sadece güldü:) Tabi sonrasında oradan taşındıktan sonra dahi devam eden bir iletişimimiz oldu. Bu olay neticesinde önyargım kırıldı. Böylece, o özlenen komşuluğun Almanya’da hala yaşadığını görmüş oldum.

Yıllar sonra o evden taşındığımızda, önceki tecrübemizden yola çıkarak tüm yeni komşularımıza baştan kapılarımızı açtık. Tabiki aslında bu davranışın da hata olduğunu kısa zamanda anladık. Ancak bu hatamızı toparlamak uzun sürdü ve komşularımıza avukat üzerinden mektup atmaya kadar gitti:) İşin doğası buymuş meğer. Biz de Almanya’da, Alman usulü komşu olduk iyi mi:) Yeni evimiz bize, ‘size kurallı yaşamayı öğreticez’ usulünde komşular hediye etmişti. Biz bu hediyeyi kabul ettik ve işin doğasına uygun olarak davranıp kurallara uyduk:)

Komşuluğun vatanı yok

Şu kısa hayatımda tecrübe ettiğim kadarıyla bazı şeylerin dini, dili ve ırkı olmuyor. Sanırım komşuluk da böyle. Yani genel olarak Türkiye’deki yaşanan komşuluk ile Almanya’da yaşanan arasında pek de fark yok. Belki sorunların çıkış noktaları farklı olabilir. Örneğin Stuttgart’ta komşular arasında ‘Kehrwoche‘ genel olarak sorun olabiliyor. Birinin temizlediğini diğeri beğenmeyebiliyor. Türkiye’de ise gürültü ve apartmanı asansöründe sigara içilmesi gibi konular ön sırada:)

Özetlemek gerekirse, komşuluk kavramı yaşadığın ülkeden bağımsız bir konu. Tamamen karşına çıkan kişinin karakterine bağlı olarak değişebiliyor. Ancak benim için açık ve net bir fark varsa o da Almanya’daki komşuların problemleri daha sık ve açık bir şekilde gündeme getirmesi diyebilirim. Türkiye’de ise komşular, sorunları bardağın dolup taşmasına kadar içine atabiliyor. Haliyle sonuç daha sancılı oluyor. Yani Alman komşunuz arabanızı ilk hatalı park ettiğinizde çekinmeden kapınızı çalarken, Türk komşunuz bu hatanızı ikilemenizi bekleyebiliyor.

Diğer paylaşımlarımı okumak istersen, buraya bir link bırakıyorum…

2 Comments

  1. şu aralar bizim de alt komşumuz ile başımız dertte. 😀 10 aylık bir bebeğimiz var alt katta 2 genç kız yaşıyor ve çocuğun oyuncak gürültüsü vs. nedeniyle çat pat gelip -gayet kibar bir şekilde- daha sessiz olmamızı istiyorlar. elimizden geleni yaparız ama çocuk yani bu ne yapabiliriz, gürültülü oluyor tabiki de dediğimizde de anlamıyorlar.. sanki çocuk laftan anlarmış gibi..
    biz ikinci çocuğu yapınca ne yapacaklar acaba. 😀

    • 🙂 Biliyorsunuz Almanya’da cocuklari kabul etmek gibi bir güvence var. Yani dediginiz gibi özellikle 10 aylik cocuk olunca bazen evde ses ve gürültü olabiliyor:)

1 Trackback / Pingback

  1. Almanya'da Taşınmak - Harbiben

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*