Almanya’da Korona Etkisi

Korona dolayısıyla boş bir raf

Bu sabah haftalık alışverişimizi yapmaya gittiğim markette, rafları bomboş görünce karar verdim. Almanya’da korona etkisi, Alman insanını anlamak ve anlatmak için güzel bir konu olabilirdi. Hatta yeni öğrendiğim ve sosyolojide yeri olan ‘German Angst’ kavramının da yaşanmış bir örneği olarak yazmak istedim.

Bu yazıyı yazdığım sıralarda, Almanya’da okullar 5 hafta tatil edildi ayrıca yaklaşık 3675 enfekte kişi ve 7 ölüm vakası bulunmakta. Tabi ki bu sayı Alman sağlık sisteminin test edebildiği kadarı ve muhtemelen daha test edilmeyi bekleyen enfekte hasta ve ölmüş, ancak bu virüsten dolayı öldüğü anlaşılamamış bir çok kayıp var. Ancak bu konu sağlıkçıların konusu olmalı. Ben, bu yazımda Almanya’da korona etkisi ile ilgili gözlemlerimi anlatacağım.

Marketler ve boş raflar

Yaklaşık 10 gündür boş raflar ile karşılaşıyorum ve bu durum gittikçe olağanlaşıyor. Almanlar bu duruma ‘Hamster Kaufen‘ diyorlar. Yani ‘Hamster gibi alışveriş’ İlk olarak un rafları boşaldı ve hemen arkasından sanki insanlar hızlı bir şekilde makarna ve pirinç reyonlarını boşaltmaya başladılar. Tabi arkasından tuvalet kağıdı kısmı tamamen bomboş kaldı ve artık sayıyla satılıyor. Dezenfektan bulmaksa internetten bile mümkün görünmüyor.

Bugün haftalık alışverişimizi yapmaya gittiğimde gördüm ki, depolamaya uygun pirinç, makarna ve tuvalet kağıdı gibi ürünler tamamen bitmiş. Reyonlar bomboş. Muhtemelen marketlerin daha stokları var ancak onlar da olaya kontrollü yaklaşmak istiyorlar. Anlayacağın, genel olarak Almanya olaya temkinli yaklaşıyor. Tabi temkin yani önlem alma olayı hafif de olsa çığırından çıkmış durumda. Mesela bugün, önümde bir kadın yaklaşık 100 şişe su aldı. Kadın açısından baktığımda onu anlayabiliyorum. Muhtemelen musluk suyuna karşı duyarlı ve herhangi bir karantina durumunda kendini güvenli hissetmek istiyor.

Keşfetmeyi önemsediğim bir durum da, genelde ucuz malzemelerin ilk olarak stoklanmış olması. Örneğin, bio makarna hala raflarda iken beyaz makarna çoktan bitmişti. Mesela sıvı yağ tükendiğinde, reyonlar hala zeytinyağı ile doluydu. Ve daha sonra zeytinyağı da tükenmeye başladı. Hatta ilk olarak ucuz tuvalet kağıtları tükendi.

Karantina ve sürü psikolojisi

Almanya, savaş belleği en genç olan ülkelerden bir tanesi. Ben de bu durumun sonuçlarını yavaş yavaş görmeye başladım. Sanırım bu sebeple, okulların kapanma kararının ardından, halk işi daha ciddiye almaya başladı ve stoklara hız verdi. Açıkçası, önlemler halkta korku yaratmaya başladı.

Carl Gustav Jung’un bu konuya cuk oturan bir sözü var, ‘Hayvan sürüleri kalabalıklaştıkça akıllanır, insan sürüleri ise kalabalıklaştıkça aptallaşır.’ diyor. Devletler stoklarını garanti ederken, virüsün öldürme oranları epey düşükken bu kadar korkuya kapılıp marketlere koşmanın daha iyi bir açıklaması olamazdı sanırım.

Genel kabul gören referanslara göre, bu virüs neredeyse herkese bulaşacak ve öldürme oranı da normal bir gripten çok da fazla değil. Normal bir gribe göre tehlikesi, hızlı bulaşıcı olması. Ancak bence, Almanya’daki insanların korktukları şey virüsten çok, karantinaya alınmak ve bu karantina neticesinde gelecek bir kıtlık hali. Bu tamamen benim kendi şahsi fikrim ve gözlemim. Sokaklarda maskeli insan görmezken, C vitamini veya bağışıklık sistemini kuvvetlendiren maddeler (Çinko gibi) reyonu hala ağzına kadar dolu iken, tuvalet kağıdı, makarna ve pirincin bitmesinin başka bir açıklamasını bulamıyorum:)

Almanya hakkında diğer yazılarımı okumak istersen, buraya bir link bırakıyorum.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*