Almanya’da Yaşamanın Evreleri

Türkler ve Almanlar arasındaki etkileşim

Almanya’da Yaşamanın Evreleri

Eğer Almanya doğumlu değilseniz, çoğu göçmenin tecrübe ettiği şekilde, Almanya’da yaşamanın evreleri diye bir şey var bence. Bu fikre aslında çok önce kapılmıştım.

Benim ve Almanya’ya benden sonra gelen çoğu arkadaşımın yaşadığına şahit olduğum bu evreleri yazmak istedim.

Her şeyi Türkiye ile karşılaştırmak

İlk geldiğinizde ister istemez bunu yapıyorsunuz. Ya adamlar ne güzel yol yapmış, bizim yollar böyle mi? Ya herkes güler yüzlü, ne güzel selam veriyor adamlar… Bu tür cümleler ilk günlerinizde sık sık kurduğunuz cümleler oluyor.

Aynı zamanda, sizden önce gelen arkadaşların bazı haklı eleştirilerini de haksız bulabiliyorsunuz.

İlk defa Almanya’ya geldiğinizde gördüğünüz güzel uygulamaları hayranlıkla izliyorsunuz ve her şey ama her şey size sanki bir rüyadaymışsınız gibi geliyor. Özellikle her şeyin süper bir dakiklik ve zaman uyumuyla akmasını izleyip, memnun oluyorsunuz.

Bu bahsettiğim evre bende iki yıl kadar sürdü diyebilirim.

Bazı şaşkınlıklar

Almanya’da yaşamanın evreleri listemizin ikinci evresinde artık yavaştan farklılıkları görmeye başlıyorsunuz. Her ülkenin tabi ki harika uygulamaları olabiliyor ve aynı zamanda çok saçma uygulamaları da olabiliyor. Ancak ilk geldiğinizde, her şeyi toz pembe kabul ettiyseniz bir müddet sonra şaşkınlıklar evresine giriyorsunuz. Bu şaşırma olayı, birkaç mantıksız uygulama ile karşılaştığınızda oluyor.

Diyelim ki, bir kitapçıdan kitap sipariş ettiniz ve ödemesini de sipariş ile birlikte yaptınız. Kitabınızın geldiğini belirten bir de telefon aldınız. Buraya kadar her şey harika değil mi? Kitapçı saat 20:00’da kapanıyor ve siz 20:01’de kitapçının kapısındasınız. Pardon ama bu kadar geç kalınmaz:) Alt tarafı arkasındaki raftan size çıkarıp kitabınızı verebilecek olan görevli, size yarın gelmenizi söylüyor. Siz ise, bir önceki evrede bu dakiklikten pek bir memnundunuz?

Savunma evresi

Almanya artık size ikinci vatan. Bu ülkenin kültürüne çok alıştınız ve hatta Türkiye’ye gittiğinizde karşılaştığınız trafik, telaş, kargaşa gibi durumlar sizi rahatsız ediyor.

Burada yaşamaktan genel olarak memnunsunuz. Türkiye’deki kadar olmasa da bir arkadaş çevreniz var. Üstelik birçok ülkeden arkadaşlarınız da olmuş…

Tabi artık siz de burada , Türkiye’nin resmi olmayan bir elçisi gibi görünüyorsunuz. Ülkenizde olan her şeyden haberdar olmanızı bekleyen bir kalabalık var karşınızda.

Bir gün, komşumuzun Türkiye’de gerçekleşen bir konu hakkında ısrarla benden açıklama beklemesi geldi aklıma:) Ben ne kadar, bilgim yok kıvamında şeyler söylesem de kadının ısrarla ama, fakat gibi kelimelerle benim savunmaya geçmemi beklemesine hala şaşırıyorum.

Bazı durumlarda gerçekten de savunma yapmam bekleniyor hala:) Sanırım bunun bir sebebi de, artık daha iyi bir Almanca konuşabiliyor olmaktan dolayı etraftaki tartışmaları daha iyi anlamak.

Savunma yapmaya bağlı olarak tartışmalara da girmek mümkün oluyor. Hatta o kadar savunmaya geçiyorsunuz ki, artık küçük bir uyarı bile sanki size yapılmış bir saldırı gibi geliyor. Bence bu çok normal. Sürekli savunma yapmak zorunda kalan biri, doğal olarak en ufak bir uyarıda bile dişlerini sıkabiliyor.

Kabul evresi

Muhtemelen bundan öte evreler de var. Ancak ben artık bu evredeyim. Bu evredeysen, muhtemelen artık Alman Vatandaşlığı konusunu hallettin. Hatta kuvvetle muhtemel, bir ev aldın aile kurdun ve artık hayatının büyük bir kısmı Almanya’da geçti.

Bu durumda, birçok kavgadan ve tartışmadan uzak kalarak bu güzel ülkenin keyfini çıkarmak istiyorsunuz. Örneğin artık kitapçıya bir daha gitmek istemiyorsanız, eve sipariş veriyorsunuz:) Komşu ısrar ettiğinde, vaktim yok şu an deyip yoluna devam ediyorsunuz. Yani yavaştan ….:)

Senin de geçtiğin farklı evreler varsa, yorumların beni çok mutlu eder.

Umarım bu yazımı beğenmişsindir. Göç etmek hakkındaki yazım ilgini çekebilir.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*