
Blautopf hakkında
Uzun zamandır gezi yazısı yazmamışım. Bugün sana, bir doğa harikası olan Blautopf ve buraya gelmişken görmen gereken Rusenschloss ve Knoblauchfelsen isimli yerleri tanıtacağım. Almanya’da gezilecek yerler listesinde her zaman yer bulmuş olan Blautopf, Baden Württemberg eyaletinde ve Stuttgart, Ulm gibi şehirlere de çok yakın. Blaubeuren kasabasının sınırlarına dahil olan bu göl, aslında küçük bir yer ancak bir gününü burada dolu dolu geçirebilirsin.
Blautopf, Almanya’nın karstik yapılı göllerinden bir tanesi ve eşsiz bir mavi renge sahip. Rengini ise, Rayleigh efekti denilen ışık oyunlarına borçlu. Aslında buraya ikinci gelişim. Dolayısıyla, ikinci kez gelinecek rotalardan biri:)
Blautopf, aynı zamanda masalımsı bir gizeme de sahip. Blautopf eskiden halk arasında, dipsiz anlamında kullanılırmış. Bu gölün dibinde, Lau ismi verilen bir su perisinin yaşadığına inanılırmış. Bu su perisinin ufak bir de heykelini, hemen gölün kenarında görebilirsin.
Blaubeuren Kasabası ve Blautopf
Blautopf gölünün etrafında çok güzel bir yürüme yolu var. Bu yol, kuş sesleri eşliğinde yürüyebileceğin harika bir rota.
Blaubeuren kasabası da aynı zamanda tarihi bir yer. Kasabanın merkezindeki manastır 1085 yılına kadar uzanan bir tarihe sahip. Manastırın bahçesinde de vakit geçirmek çok keyifli. Ayrıca buradaki birçok bina da ortaçağdan kalma ve bir kısmının altından nehir akıyor. Manzara harika…
Gelelim Blau Nehirine… Blautopf, aslında 21 metrelik bir çukur. Bu çukurun altında mağaralardan akan sular birleşip bir kaynak gibi yeryüzüne ulaşıyor. Bu kaynak, aynı zamanda Blau Nehirini oluşturuyor ve bu nehir de Tuna Nehri’ne bağlanıyor. Bunu öğrendiğimde çok etkilenmiştim. Bu turkuaz mavisi göle bırakacağın bir dal, Karadeniz’e ulaşabilir diye düşünmüştüm…
Rusenschloss üzerinden izlediğim Blau Nehiri’nin suyu, yukarıdan bile dibi görülecek kadar berraktı…

Rusenschloss ve Knoblauchfelsen
Blautopf’a gelmişken, 3 km daha uzaklıkta bulunan ve 11. asırdan kalma bu harika kaleye de çıkmanı tavsiye ederim. Buraya özel bir park yeri var ve arabanı park ettikten sonra yaklaşık 750 metre yürümen gerekiyor. Ancak yol, orman içinden geçtiği için çok keyifli. Ayrıca buraya yürürken, Knoblauchfelsen adı verilen kayaya da çıkmanı tavsiye ederim. Bu kayadan, Rusenschloss manzarası ise kesinlikle görmeye değer.
Knoblauchfelsen denilen kayaya çıktığımda, bir anlık da olsa dünyadan uzaklaştığımı hissettim. O an sanki bulutlara elimle ulaşacak gibiydim. Yanımdaki çocuk da bunu onaylarcasına, ‘Şimdi gökyüzündeyiz…’ diyordu babasına.

Az bilinen rotalarım hakkında daha çok okumak istersen, bu linki tıklayabilirsin.
1 Trackback / Pingback