Göç Etmek

Göç Etmek

Acaba, durmak mı yoruyor insanı, yoksa durmadan yolda olmak mı? Olabildiğince uzağa mı gitmeli insan yoksa olabildiğince birlikte mi yürümeli? Göç etmek kolay mı, yoksa kolay olan gidenin ardından bakmak mı?

Yola çıkmak

Zor olan, bir kez hatta belki de ilk kez yola çıkmak olmalı. Ayrılırken, elveda dediklerine bir gün yine merhaba diyecek misin diye düşünüyorsun. Ancak kendini bir kez yola atınca, yola çıkmanın pek de fena bir şey olmadığını anlıyorsun. İnsan rahat olduğu yerde kalmak istiyor. Ama gitmek fikri akla bir kez düşünce elde başka çare kalmıyor.

Aslında bir kişi, yola yalnız çıktığını sansa da kafası onu hiç yalnız bırakmaz. Kimi zaman bıraktığı yerin aynısını, vardığı yerde kurmak için planlar yapar. Tam bir insan hastalığı. Çünkü her şey bırakacağın kıvama geldiğinde, bırakmaktan başka çare kalmaz. Ve atarsın kendini yeniden yollara. Oruç Aruoba’nın dediği gibi ‘… yola bir kez düşen, artık hep yersizdir…’

İnsanı asıl etkileyen yol olmalı. Gitmek sürekli bir eylemdir, varmaksa yola ara vermek gibi sanki.

Varmak

Hedefe varıldığında yeni bir gidiş fikri tohumlanır. Sen vardığın yerle meşgulken, için ve gözün hep bir sonraki yerdedir. Sonra kendini kandırır, bir yerlere gidip gelirsin. Ancak varmak, gitmeye verilen belirsiz bir aradır.

Ne zaman nereye gideceğin belli olmaz. Hangi şartların birbirini bulması gerek, bilinmez. Vardığın yerde kaldığını sanırsın.

İnsan bilinmezin o kadar da kötü olmadığını bir kez görünce yeniden atmak istiyor kendini yola.

Göç etmek

Halbuki insan, hayatı boyunca farkına varmadığı bir göç halinde. Bunu bilerek yaşadığında ise, korkuyu bir kenara bırakıp, yeni yerlere gitmeye meraklanıyor.

Seyahat ve göç birbirine karışmamalı. Seyahat ederken, bir iple bağlısındır köklerine. Göç ise toparlanıp gitmek, hatta geride bırakmak çoğu şeyi… Göç edenlerin bir bağı kopar aslında, ait olamadıkları köklerinden…

Göç korkusu

İnsan ve korku, birbirinden ayrılmıyor çoğu zaman. İnsan bilmediklerinden korkar ya, göç etmek de öyle bir şey. Bilmediğin bir yere gidiyorsun ve arkanda bıraktıklarını ne kadar özleyeceğini de bilmiyorsun.

Ancak değişim de bambaşka güzelliklere gebe, işin garip tarafı da bu olsa gerek.

Göç edenler için, değişim ne kadar güzelse korkular da o kadar hafifliyor. İşte bu hafiflemeyi yaşayan insan, keyif almaya başlıyor. Göç etmek, aslında sanki bir seyahatmiş gibi algılıyorsun.

Yaşam da böyle değil mi? A noktası var da B noktasını bilmeden yaptığın bir seyahat gibi yani… Yani hem bağlanmışsın geçmişe hem de sürekli bir göç halindesin…

Diğer paylaşımlarımı okumak istersen, bu linki tıklaman yeterli…

1 Trackback / Pingback

  1. Almanya'da Yaşamanın Evreleri - HARBİBEN - Paylaşıyorum

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*