
Aşıklar kenti Verona, belki de İtalya’nın en hakkı yenen şehri. Biraz Milan biraz da Venedik’in gölgesinde kalmış bence. Ancak bana sorarsanız, buraya neden daha önce gelmedim diye çok kızdım kendime. Verona gezilecek yerler bakımından çok zengin ancak bir o kadar da romantik ve iyi korunmuş bir İtalyan kenti.
Verona gezilecek yerler listem
- Arena di Verona
- Duomo di Verona
- Castelvecchio
- Casa di Giulietta (Juliet’in Evi)
- Piazza delle Erbe
- Piazza Bra
- Teatro Romano di Verona
- Torre dei Lamberti
- Santa Anastasia
- Porta Borsari
- Ponte Pietra
- Via Mazzini
- Piazza dei Signori
- Garda Gölü
Arena di Verona
Roma’daki Kolezyum ve Capuadaki arenadan sonra dünyanın üçüncü büyük arenası olarak biliniyor. 113×152 metrelik bir alan ve 22.000 kişi kapasiteye sahip. Üstelik hala da konserlere ev sahipliği yapıyor. Milattan sonra 30 yıllarında yapılan bu arena, o zamanlar Verona’nın dışına yapılmış olan bu arena aslında ilk yapıldığı yıllarda daha büyükmüş fakat dış duvarları 1117 yılında meydana gelen bir depremde yıkılmış. Ancak akustiği ve 22.000 kapasitelik bölümü hala kullanılıyor. Yaz aylarında ise festivallere ev sahipliği yapıyor.

Duomo di Verona
UNESCO kültür mirasları listesine de giren bu yapı, Verona’da beni en çok etkileyen yer oldu. İçini 3 Euro gibi bir ücretle gezebiliyorsunuz ve ayrıca Q-Kod ile de sesli tanıtım indirme imkanınız var. Bu kilise Santa Maria Assunta veya Santa Maria Matricolare isimleri ile de biliniyor.
Bu kiliseye ait ilk bulgular 9. yüzyıla kadar gidiyor ancak bu ilk yapı 1117 yılındaki depremde yıkılmış ve depremi takip eden 20 yıl içinde günümüzdeki şeklinde yeniden inşa edilmiş.
Kilise içindeki işlemeler gerçekten etkileyici ve iç duvarları Hz. İsa’ya dair çok iyi korunmuş betimlemeler ile süslenmiş. Hatta Meryem’in göğe çıkışı (Tizian) ve tarihi kiliseden de eskilere dayanan vaftiz havuzu (San Giovanni in Fonte) bu kilisede bulunan en ünlü eserlerden ikisi.

Castelvecchio
Scaliger ailesi tarafından yaptırılan, ve inşaatı 1354 – 1356 tarihlerine kadar dayanan bu kale köprü çok iyi korunmuş ve gerçekten etkileyici bir yapı. Bu arada Scaliger ailesinin, bir de Garda gölü, Sirmione kasabasındaki kalesini görmen gerek. Birçok farklı devlet tarafından ele geçirilen bu kale Venedikliler tarafından kale olarak kullanılmamasının ardından Fransızlar ve Avusturyalılar tarafından kışla olarak kullanılmış. Son olarak 1923 yılında tüm kullanım hakları Verona şehrine devredilmiş.
ayrıca 2015 yılında bu kalenini içindeki müzeden 15 Milyon Euro değerinde 17 eser çalınmış. Bunlardan özellikle Pisanello’ya ait 1420 tarihli Madonna, paha biçilemez olarak tanımlanıyor.

Casa di Giulietta (Juliet’in Evi)
Piazza delle Erbe’ye çok yakın bulunan Juliet’in evi, aşkın ticarete nasıl dönüştürülebileceğinin günümüzdeki sembollerinden biri bence. Hazır gitmişken görmek gerekir diye düşünüyorum ancak Juliet’in çıktığı iddia edilen balkon, Juliet’in ölümünden sonra yapılmış:)

Piazza delle Erbe
Kesinlikle Verona’nın en güzel meydanı burası. Hatta benim için de gördüğüm en güzel meydanlar listesinde yerini aldı. Ayrı bu meydanın aslan heykelinin köşesinde bulunan dondurmacı kesin tavsiyemdir. Tadı hala damağımda.
Ayrıca bu meydan 84 metre uzunluğundaki eski belediye binası olan Torre dei Lamberti ile de tarihi bir özellik kazanıyor.

Piazza Bra
Arena ile komşu olan bu meydan da yine Verona gezilecek yerler listesinde olmayı hak ediyor. Burada bulunan kafeler ve restoranlar harika bir ambiyansa sahip. Bir de şansın varsa, arenada çalan opera eşliğinde bir akşam yemeği yiyebilirsin.
Teatro Romano di Verona
Verona’ya küçük Roma havası veriyor burası. Tarihi milattan önce 20 yılına dayanan bu yapı, Roma’daki örneğinin biraz daha ufağı. Ponte di Pietra’ya yürüme mesafesi ve görmeye değer bir yer.

Torre dei Lamberti
Piazza delle Erbe’yi süsleyen bu yapının yapımına 1172 yılında başlanmış ve son olarak 1779 yılında büyük saatin eklenmesi ile bugünkü halini almış. Yapımının uzun sürmesi sebebiyle de mermer, kiremit gibi birçok farklı malzeme kullanıldığını görebilirsin.
Buraya 368 basamak tırmanarak veya asansör ile çıkıp manzaraya bakabilirsin. (Biz sanırız Covid 19 sebebiyle bunu gerçekleştiremedik)

Santa Anastasia
Yapımına 1280 yılında başlanan ve 1400 yılında tamamlanan bu kilise 1808 yılına kadar da dominikan tarikatı tarafından kullanılmış.
İç kısmında iki koridordan oluşan bu kilise, girişte hacimli bir görünümle insanı etkilemeyi başarıyor. Yine iç kısımdaki iki kolonun önünde bulunan, kambur figürleri ile Pellegrini Şapeli’ndeki fresk, bu kilisenin karakteristik öğelerini oluşturuyor.

Porta Borsari
Yapım yılı ilk yüzyıl olduğu bilinen bu kapı, ilk zamanlarda Porta İovia olarak anılmış çünkü yakınlarında Jüpiter tapınağı bulunmaktaymış. (Jüpiter Latince İovia demek.) Ayrıca milattan önce 1ç yğzyılda burada bulunan başka bir kapının devamı olarak yapıldığı düşünülüyor.
Burası o zamanlar kentin giriş kapısı olması sebebiyle gayet görkemli inşa edilmiş. Bu eski yapı, bugün dahi gayet sağlam bir şekilde ayakta durmakta. İç avlusu bugün artık yok ancak üstünde bulunan 12 pencere hala ilk günki gibi selamlıyor buradan gelip geçenleri.

Ponte Pietra
Milattan önce 1. Yüzyıl tarihli bu köprü, Latince olarak Pons marmoreus olarak anılmaktaymış. Dilimizdeki anlamı ise mermer köprü. Köprü tarihi boyunca birçok kez hasar görmüş ve orijinal şekilde onarılmış. Son olarak ikinci dünya savaşı sırasında, alman askerleri tarafından hasara uğratılmış ve yine 1957-1959 yılları arasında nehirden toplanan orijinal malzemelerle yeniden onarılmış. Dolayısıyla, köprü malzemesi hala roma döneminden kalma olarak nitelendiriliyor.

Via Mazzini
Burası da Verona’nın ana caddesi olarak adlandırılabilir. Piazza Bra ve Piazza delle Erbe meydanlarını birbirine bağlayan bu caddede, birçok pahalı ve ender bulunan markanın mağazasına rastlayabilirsin. Aynı zamanda Milano’nun etkisi olsa gerek, butik mağazalar da gayet şık ve çekici. Yeri gelmişken söyleyeyim, bu caddenin arkasında veya yakınında otel odası bulmanı tavsiye ederim. Böylece kentin dokusunu daha yakından hissedebilirsin.
Piazza dei Signori
Piazza delle Erbe ile komşu olan bu meydan da Verona’nın en tarihi meydanlarından biri. Lordlar Meydanı olarak da biliniyor ve meydanın tam ortasında Dante’nin bir heykeli bulunuyor. Bu meydan etrafındaki yapılar tipik ortaçağ yapıları olarak nitelendiriliyor.
Garda Gölü
Tabi ki eğer Verona’ya geldiysen bir gününü de Garda Gölü için ayırman gerek. Sirmione kasabası, Garda Gölü için gayet güzel bir tur olabilir. Verona’dan karayolu, trenyolu veya tekne ile bir saatten az bir sürede ulaşabilirsiniz.
Garda Gölü ve Sirmione kasabası hakkında yazdığım ayrıntılı yazımı da bu linkten okumanı tavsiye ederim.

1 Trackback / Pingback