Hüser Yaylası

Bulutlar ayaklarımızın altında

Sevgili Okur,

Aslında bu yazı daha çok ‘Maceralar’ kısmına yakışır ama gezi olarak anlatacağım:) Hem o gün yaşadıklarımı hem de Hüser’e nasıl çıkmanın doğru olacağını benden öğrenebilirsin.

Şimdi o eğlenceli günü başından sana anlatayım istersen…

Sabah Çamlıhemşin’de sahilde oturduk, güzel manzaraya karşı kahvaltımızı hallettik-Buradan Betül Teyzeye çok selamlar. Ayder’e gidelim ordan Zil kalesine ve vakit kalırsa Hüser’e gidelim diye plan yapmaya başladık hatta. Mert kardeşimiz ‘Abi Hüser’e çıkın yolu zor ama arabanız yüksek, rahat çıkarsınız’ diye gazladı mı bizi. Ahh Mert kardeşim kulaklarını iyi yollu çınlattık o gün boyu.

Biz Ayder’i ne yalan diyeyim çok beğenmedik, kalabalık ve eğer doğa görmek istiyorsanız artık pek mümkün değil. (Bu yazıyı yazarken Rize Valiliği’nin salıncakları kaldırma talimatını okudum ve içim rahatladı) Umarım yakın zamanda Ayder’de bir çevre düzenlemesi de gerçekleşir. Herneyse, biz bastık gaza Hüser’e doğru. Hüser Yaylası, Ayder’in yaklaşık 12 km yukarısı ve toplam 2600m rakıma sahip. Ancak tabi gaza basmamız yolun ilk 3-4 kilometresinde son buldu. Evet, doğru tahmin, yolda kaldık… Vallaha bizim arabadan daha yüksek arabların da yolda kalması bizi hem üzdü ama daha çok rahatlattı.

Hüser Yaylası ve günbatımı,

Kaldığımız yerde yarım saat zorunlu mola verdikten sonra arabayı tekrar aşağı yani Ayder’e park edip minibüs durağında bulduk kendimizi. Minibüslerle Hüser’de günbatımı turu olduğunu öğrenir öğrenmez havamız değişti, mutlu olduk yemin ederim:) Turlar ortalama saat 17:15 yola çıkıyor ve oraya varmaları 18:45’i buluyor. Evet 12km yol ve 1,5 saat gerisini sana bırakıyorum. Yol, yol değil Europapark:) Bu arada tabi Hüser’e minibüs bulmak için ille de günbatımını beklemek zorunda değilsin, doldukça kalkıyor:)

Hüser’e vardığımızda bir yeşillik, bir temiz hava ve horon tepen bir gurup insan karşıladı bizi. Havanın temizliği ciğerlerini ilk 10 dakika etkiliyor ancak sonra alışıyorsun ve deli gibi her yeri fotoğraflamak istiyorsun. Eeee böyle bakir bir yeri bozulmadan görmüş olmanın bir ispatı kalmalı tabi:) Ben ayrıca karanlıkta o uçurumdan, bizim “sarı civciv” lakaplı (şoforü öyle dedi vallaha) yaşlı minibüsle dönecek olmanın stresini de yaşadım tabi ama Allah korudu diyelim.

Kıssadan hisse,

Kıssadan hisse olarak, yolları yapılmadan, heryerini insanlar sarmadan Hüser Yaylası’na çıkın, çayını için ve bunu hiç gurur meselesi yapmadan minibüs ile yapın:) Ha ayrıca eğer hamilelik ve bel ağrısı gibi durumlar varsa yola çıkmadan bir kez daha düşünün…

Sormak veya eklemek istediğiniz bir şey olursa yorumlarınızı bekliyorum…

Ayrıca az bilinen rotalarımı okumak istersen, buraya bir link bırakıyorum…

Gün battı

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*